Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Şubat 2012 Pazartesi

Durgunluk

Çok şey oluyor hayatımda, çok hızlı her şey. Bakıyorum yeni yazı bile eklememişim ama blog okumalarım devam . Hep diyorum hiç bir şey paylaşmayıp sadece blog arkadaşlarımı okuyabilirim. Çok keyif alıyorum bundan :)

Çevreme bakıyorum, her şey ve herkes son sürat akarken, bende bir durgunluk. O durgun anlarımı, bir günden, bir, iki saat çalıp, o saatleri sadece Motif'lere ayırdım, biliyorsunuz bitmesi gerek, bitirmem gerek. İlk 20'yi bitirdim, ikinci 20'ye başladım. Bu seferki renkler Beyaz-Mavi.


Bu renkte bittikten sonra, Beyaz-Pembe'ye başlıcam. Bir an önce bitirip, göndermek istiyorum. Çünkü daha benimkileri birleştirmem lazım :)


Malesef kitap okuyamıyorum, sanırım bu işleri bitirinceye kadar beklicek kitaplarım..

Ahmet Altan'ın Tehlikeli Masallar adlı kitabını okudunuzmu bilmem. Şu an karşımda duruyor,  o kitapta  beni çok etkileyen şu sözleri vardı.

Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığından yalnızım ben..

Mutluluk dileklerimi göndermeden, yeni bir haftaya nasıl başlarımki,  çevremize ve çevremizde ve kalbimizde olan herkese özen göstereceğimiz bir hafta diliyorum ve yalnız olduğumuzu söyleyebileceğimiz, en az bir tane dostumuz olsun..

22 Şubat 2012 Çarşamba

Her Şeyden Biraz

Karışık bir post olucak bu kez. Ne varsa neler yapıyorsam. Önce Sevgili Deep mimlemişti, sonra Nilay ve Firari Ruhum  ve Düş Kızım .. En Sevilenler Mimi adıyla,  her şeyi ama her şeyi seviyorum, hayatın bana verdiği tüm güzellikleri, blogumdan da anlaşılır zaten. Bilgisayarda en fazla blog okurum ve oyun oynarım :) bir dolu film var sevdiğim hiç ayıramam. Almak istediğim şu anlık bir şey yok. Söylemiştim mim yapmak yoruyor beni, bu kadar :) tskler arkadaşlar :)

Bir motif etkinliğine katıldım, dün iplerimi aldım ve başladım. Her ay 20 tane motif yapıcam, sonuçta güzel bir yatak örtüsü çıkıcak meydana :) kolay bir model..


Bu arada dün Mamma Mia adlı bir film izledik. Tüm müzikler Abba'ya aitti, oyuncuları ve konusuyla çok hoş bir film.


Ve Gogol ve okumaya başladığım kitapları, gece geç yatıyorum ona rağmen mutlaka bir 30 sayfa falan okuyorum. Bir Delinin Hatıra Defteri'ni okuyorum şu an. Klasik bir eser, defalarca tiyatro oyunu olarakta sergilendi. Küçük bir memurun, yaptığı sıkıcı ve tekdüze iş yüzünden, giderek delirmesini anlatan bir kitap.


Ardından yine Gogol'a ait Ölü Canlar adlı kitabı sıraya aldım.


Şu anda motiflerim önümde bir yandan onları yaparken, bir yandan yemek bloglarında dolaşıp çorba tarifi alıcam ve birazdan yapıcam :)

Bu arada yapacağım işler için, bir sürü bir şeyler aldım. Yavaş yavaş onlarıda yapıcam, cam, porselen boyamak istiyorum, dekupaj yapmak istiyorum. İsteklerim hiç bitmez :)


Haftayı yarıladık bile ama bu keyifli günler geçirmemiz için engel değil. Yine Aşk, sağlık, ve oyalanacağımız işlerle dolu günler diliyorum..

Bu arada tam bilgisayarı kapatırken çok sevdiğim Moonlightcat'in çekilişini gördüm, hiç çekiliş paylaşmamıştım blogumda ama bir bakın derim...

20 Şubat 2012 Pazartesi

Hafta Sonu Günlüğüm

Cumartesi ve Pazar günleri klasiktir, ya bir yerlere gidilir veya evdeyizdir. Evdeydik bu hafta sonu, uzun zamandır beklediğimiz Askerimiz geldi :) misafirler, misafirler :) küçük hoşluklar hazırladık bizde.

Ablam ve kardeşim hamur işlerinden hiç anlamıyorlar, haliyle bu konulardaki saf halim ama ögrenme ve yapma merakımla bana kalıyor bu işler..

Askerimize, geldiğinde böyle bir sürpriz hazırladık, ağladık, güldük :) Cumartesi geldi..


Cupcake bloglarda görüyorum ve yapmak istiyorum ama beceremedim :) bende kağıtta kek yaptım napim :)

Geceye kadar sürdü şamata, kuzenler, yeğenler ve büyüklerle bol kahkahalı bir gün oldu :)


Pazar günü kalabalık bir kahvaltı sofrası, ellerin havada uçuştuğu :) gözlerin dolduğu, sonra yeniden gülmenin rahatlatıcı etkisi..


Ve ilk kez denediğim, saatlerimi alan kedidili pasta diyeyim :) adını bilmiyorum sanırım böyle :)


Bu iki gün boyunca evden hiç çıkmadım. Devamlı bir koşturmaca, gelenler gidenler. Yorucu ama güzel bir hafta sonu oldu. Birde isim-şehir bilirsiniz dimi? akşam kahkahalar içinde bu oyunu oynadık, ne kadar zevkliymiş yeniden hatırladık :) şimdi baktımda resmen yemek postu olmuş bu, eh bişeyler öğreniyorum sanırım :)

Bazen neşeli, bezen hüzünlüdür günler. Hayatımızdaki neşelerin daha ağır bastığı bir hafta olsun bu. An'ı yaşayarak ve farkında olarak geçsin günlerimiz...

17 Şubat 2012 Cuma

Ola ki

Şubat'ın 16'sı bugün. Saat öğleden sonra üç. Günün birinde yazdıklarımı okursun belki; tarihe not düşmüş olayım.

Zor geçiyor, gerçekten oldukça zor geçiyor. En büyük nedeni, şimdiye kadar neredeyse tüm zamanımı, işlerimi, yemek düzenimi, yatış kalkış saatlerimi sana göre ayarladığımdan, sensiz nasıl vakit geçireceğimi henüz bulamamış yada henüz becerememiş olmam..

Beni bilirsin; muhatabından başka hiç kimsenin okuyup da üzerine alınacağı türden olmaz yazdıklarım. Kıvırmam, sakınmam. Kızgınlığımda bellidir, sırılsıklam hallerim de. Zaten burada yazmak sağanak yağmurun altında dolaşıp iliklerime kadar ıslanmak gibidir benim için. Kaldıki sen çıktığından beri saçağımın altından, her yer sokaktır bana. Delinse göğün dibi ne gam.



Gördüğün gibi hayat devam ediyor. Bol bulutlu, epey solgunca ve biraz da mahzun günlerin yüzü ama n'apalım böyle buyurdu Zerdüşt. Ve bilirim, genellikle birinin zorladığınca kolay geçer diğerinin günleri. İyi ve sağ olda sen gerisini dert etme. Hanemizden eksilenlerin hesabını yapmak nafile şu kelebek ömrümüzde, yanımıza kar kalan hesapüstü bahşişlerimiz var anı kutusunda biriktirdiğimiz.

Velhasıl; ola ki geçer yolun sokaktan, sanadır bu mektup. Bilesinki bir giz'in değil, bir iz'in ardından kalanları savuruyorum, ellerim ceplerimde, yürüdüğüm şu ıslak sokağın kaldırımlarında..

Hoş kal

Diye bitirmiş, bugün blogunda okuyup, beni deli gibi ağlatan, bu sözlerin sahibi. Okuduktan sonra bu benim için dedim, bir Vazgeçiş yazısı..

Kendisinden izin alıp yayınlıyorum...

Üst Sokak

15 Şubat 2012 Çarşamba

Giden Günlerin Ardından

Bir doğum günü ve sevgililer gününü geride bıraktım. Hayat aynı hızı ile devam ediyor, el işlerime hiç zamanım yok veya ben yapmak istemiyorum son günlerde :)

O kadar çok okunacak kitap biriktiki anlatamam. Artık birilerinden başlamam gerekiyordu çünkü nefessiz kalıcaktım okumasam.

Hangi kitapla başladım?  Türk ve Dünya klasiklerini severim. Jane Austen kitapları Emma, ardından Aşk ve Gurur. 19 yy İngiltere'sinde geçen dönem kitapları. Her iki kitapta da fazlasıyla benzerlikler var fakat mutlaka okunmaları gerekir diye düşünüyorum.


Özellikle çevirileri çok temiz, yalın, anlaşılır. Nihal Yeğinobalı çevirilerini çok zevkle okuyorum..


Bu arada semtimize yakın bir İtalyan fırını açıldı. Allahım her gittiğimde aldığım ekmekler, yediğim bu muhteşem kurabiyeler, kilomun tek sorumlusudur :) içerdeki duvarda ekmeğin tarihçesi yazar..


Şu güzelliklere bakarmısınız? yemek bloglarında dolaşıyorum, çokta seviyorum ama işte yapamıyorum malesef :) ancak seyrediyorum ve hazır alıyorum :(


Bugün sokakta gördüğüm bu güzelliğin bakışlarına bakarmısınız? nasılda sevdim bişeyler yedik onunla ve anneydi sanırım..


Seviyorum hayatı, öyle güzellikler varki....

12 Şubat 2012 Pazar

Cem Yılmaz ve....

Genelde doğum günüm gelmeden bir ay öncesi başlarım bakın unutmayın, 12 Şubat doğum günüm, insanlar bıkar artık benden :) bu hafta ilk hediyemi ablamdan aldım, Cem Yılmaz'a bilet almış, sürpriz :)) hafta içi akşam gittik. Uzun zamandır sahnede izlemek istiyordum, güzeldi. Çok zeki bulurum, zaten bir insan zekiyse gerisi teferruat. Birde girişte arama yaptıklarından fotograf makineme el koydu güvenlik, çıkışta alırsınız diye ama unuttum :) daha sonra geri dönüp aldık.


Dün akşam kardeşimde toplandık, yemek sohbet iyi geçti :) herkes neyi sevdiğimi iyi bildiği için :) mesela bunları çok sevdim ve gelen diğer özel hediyeleri :)


Bugün sabah arkadaşım aradı, çıktık onunla kahvaltı ettik ve sonrasında bir dilim doğum günü pastası :)


Akşamına balık lokantası ve keyifli sohbetler..


Gelen, içimi ısıtan, bazıları ağlatan, bazıları güldüren mesajlar. Yeni bir yaş ve iyiki doğdum :) Unutmadan haliyle Sevgililer Günü'nü kutlamadan olmaz, sevgilisi olan, olmayan herkesin bu günü şimdiden, kutlu olsun..


Sağlıklı, keyifli ve Aşk dolu bir hafta diliyorum..

9 Şubat 2012 Perşembe

Sıcaklık

Hep bana ait, sadece benim olan bir dünyam ( minik bir köşe ) olsun istedim. Hani kitap okurken, hobilerimle uğraşırken, kahvemi içer veya telefonda konuşurken, her şeyin elimi uzattığımda uzanabileceğim bir mesafede olmasını. Benim kitaplığım başka bir odada, hobi malzemelerim ayrı bir yerde, böyle olmuyor. İnternette dolaşırken öyle çok hobi köşeleri görüyorumki, tmm bu diyorum, böyle olmalı, sonra başkasını görüyorum yok hayır, bu daha beni anlatır :)

Nasılda sıcak bakarmısınız? ateş, kitaplar belki orda rahat bir koltuk olabilirdi.


Bu neden olmasın, o kadar çok şeyi toplarki :)


Kafamda hayaller, fikirler, projeler öyle fazlaki, kendime ağır geliyorum :) buda olabilir neden olmasın?



Şu an dışarda kar, tipi, soğuk. Bizler güvenli evlerimizde, bunlar gibi olmasada, kendi köşelerimizde, mutluluk, sevgi, sıcaklık buluyorsak bu yeterli aslında..

Kaynak

Kaynak

7 Şubat 2012 Salı

Mimler ve Mimler

Çok sevdiğim blog arkadaşlarım pek çok konuda beni mimlediler. Neden bilmiyorum mim konusunda hemen hemen bütün arkadaşlarıma yazdığım gibi, çekincelerim var. Hatta Biricitim Mimfobi diye adını bile koymuş :) Son günlerde yaşadığım olumsuzlar var, hayatım buradaki gibi gülücüklerimden oluşmuyor, kimsenin hayatı kolay değil elbette. Sıkıntılar, sorunlar, anlatamayacağım bir sürü şey ve içimden yazmak dahi gelmiyor. Değişmeyen tek şey, sizleri okumaktan çok keyif almam :)  Sadece yanlış anlaşılmak istemiyorum, sanırım kendimi ifade edemeyişimin nedeni, her şeyi anlatamıyor olmam.

Bir sürü mim var ama şu an kafam çok karışık kim hangi konuda mimlemişti unuttum hatta karıştırdım. Ben şöyle yapayım en iyisi, mimleyenleri isim olarak vereyim :)


Mimler genel olarak kendimizi anlatmak üzerineydi, birde ben çok fazla makyaj yapan biri değilim. Kozmetik ürünler kullanmam, genelde Dermatolojik ürünler kullanıyorum. Doktor tavsiyesi ile :) ama rimel ve ruj çok severim :) en çok sevdiklerimi üç kişi ile sınırlandırmam mümkün değil çok var çünkü. İki yüzlü insanları, yüzümüze farklı, arkadan farklı konuşanları hiç sevmem ve hayatımda olmalarınada izin vermemeye çalışırım. 


Bu arada Baba ile ilgili bir mimde vardı. Babamı 2003 te kaybettim. Hayatımda tanıdığım en iyi babaydı ve annemden daha çok severdim. Annemi sevmeye başlamam, onu anlamaya başladığım günlere denk gelir. Ne zaman anladım o zaman çok sevdim ve hala artarak devam eder ona sevgim. Allah sevdiğimiz hiç kimseyi bizlerden ayırmasın diyorum...



4 Şubat 2012 Cumartesi

Cumartesi

Dün ve bugün sıkıntılıydı yüreğim, öğlen kardeşim aradı, hazırlanın geliyorum Yeşilköy'e gidelim dedi. Yok dedim canım istemiyor ama olmadı çıktık işte. Güneşli bir hava, deniz kokusu, kuşlar, içimdeki sıkıntı..


Kar yok artık, göz alabildiğine deniz, çocuk sesleri, sevgililer, yalnızlık, bir anlık huzur...


Daha sonra sinema, Berlin Kaplanı'nı biraz gecikmeyle olsada izledim, sevdim ben özellikle Eyvah Eyvah'tan sonra Ata Demirer'e bir sempatim oluştu.. Belki o yüzden izlemek istedim.


Ve en çok sevindiğim, bir arkadaşım sayesinde öğrendiğim-dinlediğim Jülide Özçelik, onun albümünü de aldık bugün. Kardeşimde İskender Paydaş sever :) onuda aldık, dönüşte dinleyerek geldik. Özellikle Gönül Dağı şarkısını dinlemenizi isterim.




Ayrıca okunmayı bekleyen kitaplarım, sıraya aldım ama hiç okuyasım yok.




Sizede oluyormu? günler delice bir hızla geçiyor dimi? bunu blog tutmaya başladığımdan beri daha iyi anladım, farkettim daha doğrusu. Yetmiyor günler, yapmak istediklerime, yarım kalanlarıma, bana, yetmiyor.

Yarın Pazar. Canımız nasıl istiyorsa öyle geçsin Pazar günümüz. Ama gülümseme hep olsun, iç huzuru hep olsun....

Bukowski'nin bu sözleriyle bitirelim bugünü.

Aşk ne zaman biter biliyormusun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa..

Unutmadan Sevgili Kanalizasyon Balığı kitap çekilişi yapıyor. En güzel hediye kitapsa, bir bakın derim..



1 Şubat 2012 Çarşamba

Kar'lı Günler

Kar hiç durmadan yağıyor, şikayetçi değilim seviyorum ama yapılacak o kadar az şey bırakıyorki. Üşüyorum, hatta ruhum bile üşüyor, hiç ısınamıyorum. Hani bazen hiç bir şey yapmak istemezde sadece izlersiniz ya, o dönemdeyim. Okuyor ve izliyorum. Jack London Kitaplarını çok severim, onları okudum bitti ve sevdigim bir arkadaşa gönderdim. Martin Eden yazar olmak isteyen bir gemi işçisinin yaşadıkları, hayatla mücadelisini anlatır.Demiryolu Serserileri ise, kaçak tren yolculukları ile oradan oraya giden, hırsızlık, dilencilik yapan serserilerin hayatına dair.


Diğer kitabım Funda  Kalaycıoğlu'nun Nüveyre, Yüzyılın Masalı adlı gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkarak yazdığı kitabı. Okumanızı çok isterim.


Ve izlediğim filmler, Amazing Grace ( özgürlüğün Şarkısı ) yine gerçek bir yaşam hikayesinden yola çıkılarak yapılmış, köleligin kaldırılması için yıllarca mücadele vermiş, William Wilberforce'nin yaşam öyküsü..


Çok sevdiğim yeniden izlediğim Ratatouılle, nasıl keyifli nasıl izlenesi bir film :)  Eminim bir çoğunuz izlediniz ama inanın yeniden izlenir..


Charles Bukowski'nin bu sözlerini çok severim, onunla biter bugünüm..

Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil. Herkesin gidebileceği bir yolu vardır. Sen yeterki kendin kalabilmeyi becer. Çünkü kendinden başka kimseye mecbur değilsin, zorlama kendini, bırak yanındaki seni mutlu ettiği sürece seninle gelsin. Sen istemiyorsan, hiç bir şey için ödün vermemelisin. Çünkü uğruna fedakarlık yaptığın kişi, yarın seni unutabilir. Ve unutma; aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir..


Biraz önce haberlerde izledim, yarın daha soğuk ve daha fazla karlı olucakmış. O zaman içimiz sıcacık olsun diyelim ve işlerine gidip gelirken zorluklar yaşayan, herkese dua edelim..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...