Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ocak 2012 Pazartesi

Hafta Sonu Hikayesi

Soğuk bir Cumartesi ne yapılır, doğru arkadaşa koşulur nolur şunları dikebilirmiyiz? denir. Kardeşim bu hafta yolculuğa çıkıcak ve bende hem ayakkabıları hemde çamaşırları için, torbalar dikmek istiyordum. Elde diktim aslında ama içime sinmedi, söktüm ve arkadaşa gittim orda becerebildigim kadar dikmeye çalıştım. Bir de güya aplike yaptım, hiç iyi olmadı :( neyse kardeşim beğendi ve eşyalarını içine koymaya başladı.


Evde olan bütün kumaşları kullandım, kimine eklemeler yaptım. Renklerini uydurmaya çalıştım.


Bu Runner'ı kardeşim çok uzun zaman önce işlemişti, ancak geçenlerde çıkardım, kenarlarının iplerini çektim ve tığ ile minik çiçekler yaptım. Çiçekte denemez ama neyse, baya ugraştırı, bir kaç gün sürdü :)


Yıllar önce aynısından bir tane daha işlemişti, hediye götürmüştü birine. Şimdi bakıyorumda, kardeşim işlemeyi biliyor ben anlamıyorum :)


Bu arada Cumartesi akşamı Tabu oynadık, sonrada sessiz film. Çok severim özellikle sessiz film oynamayı. Bizim takım iyiydi, arada mızıkanlar oldu ama :) gecede bir film izleyip sabaha karşı yattık..


Vazgeçilmezimiz Pazar kahvaltılarımız, keyifli ve bol sohbetli geçti.


Güzel, yeni bir haftaya başlamak için hazırız. Aşk, mutluluk, sağlık ve gülümsemeyle dolu bir hafta diliyorum..

27 Ocak 2012 Cuma

Beyaz Bir Rüya

Nihayet İstanbul'uma kar yağıyor. Çok özlemiş, çok beklemiştim sonunda yağdı. Gerçi hep çocukluğumdaki gibi lapa lapa bir yağış bekliyordum, yok ama :) Gerçi her yerin ince bir kar tabakası halinde üstünün örtülmesi çok güzel. Sanki kötülükleri gizliyor gibi.

Kar yağışını görünce önce bahçeye çıktım, sonra kendimi attım dışarı. Arkadaşlarla buluşup sıcak bir çay içtik, daha sonra dolaştık deliler gibi :) Louis Armstrong'u çok severim, sanırım 10 yıl önce falan nerdeyse her gün dinlerdim, o dönem biri bunu hediye etmişti bende adını Louis koymuştum :) bahçemde şu an, çiçeklerin içinde .  Hatta geçen yaz boyamıştım, renkleri soldu diye :)


Bu hafta kar yağışı devam edicek, sanırım en çok çocuklar faydalanıcak. Tabi biz büyümeyen çocuklarda :)

Bu kitaplar yazar Ali Kemal Sen'an ait, bir dönem alıp okumamıştım. Yazarını ilk kez arkadaşım söylediginde duymuştum ve kitaplarını aldım, hafta sonu okumayı düşünüyorum.


Bu kolyeleride bugün çıktığımda, Miray'ıma ve kardeşime aldım, beğendiler :)


Yine bir hafta sonu geldi,  günlerin bu kadar hızlı geçmesine inanamıyorum. Akıp gidiyor avuçlarımızdan, sanırım önemli olan saglıklı ve mutlu geçmesi. Sevdiklerinizle geçireceğiniz bir hafta sonu diliyorum ve Kar'ın keyfini çıkartarak..

25 Ocak 2012 Çarşamba

Hayal

Şimdi Bahar gelmiş olsa, birde böyle bir bahçemiz, kocaman minderler atsak çimenlere, içeceklerimiz olsa yanımızda ne seviyorsak o. Sonra her bir yanımız da sevdiklerimiz,  bir sinema perdesi..

İki saatliğine unutsak her şeyi, kaybolsak en çok hayal ettiğimiz yerde..ve film başlasa...



                                                    Sonra şiir okusa biri, aynı bunun gibi...

Unutma! Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın,

Biri seni bulacak..

Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan

Biraz ürkeceksin!

Ne kadar da dirensen nafile..

İnsansın sonuçta, seveceksin..

Eski acılara bakıpta küsme sevdalara..

Gavura kızıpta oruç bozulmaz!

Sök at kafandan acaba'ları..!

Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...

                                Sevgili Can Yücel'in bu şiirini çok severim ben biraz kısalttım..

Bugün böyle, hayallerle şiirle geçsin...

23 Ocak 2012 Pazartesi

Hafta Sonu Günlüğü

Bu hafta sonu tüm güzellik dileklerime rağmen pek iyi geçmedi malesef. Bol koşuşturmacalı iki gün oldu. Cumartesi sabah saat 5'ten itibaren ayaktaydım, hastaneler, hasta ziyaretleri, üzülmeler, aglamalar, akla gelip hırpalayan anılarla doluydu..

Yinede sevdiklerimiz yanımızdaydı tabi. Araya kahkahalarda girdi, alışveriş merkezleride,  kardeşimle iki gün boyunca nerdeyse hiç arabadan inmeden oradan oraya savrulduk. Bugün yine karşı tarafa geçtik, yine Kadıköy bu sefer Koşuyolu. Çok sevdiğim amcam hastaydı, yengemde öyle ve çok sevdiğimiz bir yakınmızda. Ziyaretlerle geçti gitti bu iki gün. Kahvaltı bile etmedim desem yeridir, çayla geçiştirdim..

Hayat acaba yol hikayelerimidir diyorum bazen. Yol boyunca kardeşimle nerdeyse hiç konuşmadık, ikimizde öyle dalgındık ki...


Neden bu dünyada hastalıklar ve ölümler varki? neden acılar var? sebebini bilmeme rağmen bazen saçmalıyorum işte.

Hayatta sadece Aşk olsa ve aşk, hiç ayrılmamak ve aynı ilk günkü gibi sevmek olsa..



Ve hiç hastalık olmasa, çünkü bu iki günde sağlığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Yeni bir gün başlıyor, hatta Pazartesi'ye girmişiz bile. o zaman bu haftamız sağlıklı ve sevgi dolu geçsin, hepimiz kendimize ve çevremizdekilere biraz daha özen gösterelim, hatta daha fazla sevelim...

20 Ocak 2012 Cuma

Soğuk Günler

Hani örgü örmeye, hobilere terapi diyoruz ya? işte kitap okumak ta, terapinin diğer adı. Havalar malum çok soğuk, yapacak çok az şey var, ya hobilerle ugraşılıcak, ya kitap, ya filmler, ya arkadaşlarla bir arada olma.

Dün akşam kardeşim abla film izleyelim dedi, olur dedim ama keyifli bir film olsun. Peki birde poğaça yapalımmı? dedi, tmm yapalımda benim bu zamana kadar yumuşacık bir poğaça yaptığım görülmemiş, yaptım ama yine sonuç hüsran yumuşak olmuyor nedense :( birinin kafasına at yarılır, o derece :) Neyse Çılgın Aptal Aşık, adlı filmi izledik. Tmm keyifliydi hani izlersiniz ve sonra unutursunuz o tarz hafif eglencelik bir film :)


Poğaçaları yerken izledik, sert falan ama tadı güzeldi. Aslında uzaktan bakınca görüntüde güzele benziyor :)


Asıl bahsetmek istediğim çok sevdiğim bir yazar ve onun kitapları. Umberto Eco ve en sevdiğim Gülün Adı isimli kitabı, eger okumadıysanız lütfen okuyun. Filmini de uzun yıllar önce izlemiştim, Sean Connery başrolde. Çok ağır, karanlık bir film ama izleyin derim. Manastırda işlenen bir cinayeti çözmek için görevlendirilen bir rahip ve çömezi, manastıra geldiklerinde cinayetlerin Şeytan tarafından işlendigi iddiaları üzerine, araştırmaları ve yaşadıkları karanlık olayları anlatılıyor. Geçen haftalarda yeniden okudum bu kitabı okuyanlar hatırlayacak sanırım..


Yine Umberto Eco ve Baudolino adlı kitabı, almış ve yarım bırakmıştım malesef,  yeniden başladım okumaya.


İşte kimi zaman hobiler, kimi zaman kitaplar ve yemek bloglarına dalıp, bende yapıcam deyip, deneyip,  fazla yemelerim sonucu alınan kilolarla geçen günler :)

Mutlu bir hafta sonu diliyorum herkese, bu iki gün sevdigimiz insanlar ve hoş anılarla geçer umarım...

17 Ocak 2012 Salı

Terapi

Yapmak istediklerim eğer kolaysa onları öne alıyorum, daha sonra her şey hazır olursa  zor gelenleri yapıyorum. Geçen senelerde konserve kutularını, yapışkanlı kağıtla kaplayarak kalemlik falan yapmıştım, kullanışlıda olmuştu. Bu sene yeniden hep aklımda olanı yapayım dedim. Yine konserve kutuları ve saksılarımı örgü ile değiştirdim.


Bazı şeyleri her gün kullanıyorsam gözüme hoş görünmesi lazım. Bunlardan renk renk yapıp arkadaşlara, yeğenlere de verdim...


Çok kolay gördüğünüz gibi, aslında desenli örmeyi bilsem daha hoş olabilirdi :)


Aralarda yaptığım şeyler, görüntüsü hoş hemde ıvır zıvırı toplaması bakımından iyi oluyor. Birde konserve kutularının dokularını çok severim atmayıp böyle değerlendiriyorum..


Daha öncede böyle yapmıştım konserve kutularını yapışkanlı kağıtla kapladıktan sonra, dördünü bir arada yapıştırıp çuval kumaşıyla süslemiştim..


Oyalanmak diyorum ben bunlara, yaptığım ve yapacağım işlerin arasında, özel sorunların arasında, akıp giden hayatın arasında küçük duraklamalar. Bir çeşit terapi gibi, ruhun dinlenmesi gibi..

15 Ocak 2012 Pazar

Pazar Günü

Bu hafta sonu hava çok soguktu, Cumartesi evdeydik bir ara çıktım tamda kar yağmaya başladı. Öyle güzeldiki, gülerek eve geldim :) Bugün karşı tarafa geçtik ( Kadıköy ) Moda'da bir tanıdığımız oturuyor. Oda kitapları çok seviyor ve ilginç tasarımları var. Bu yatak başını beraber yaptılar kızı ortadaki tabloyu yaptıktan sonra yatak başı haline dönüştürdüler. Epey büyük bir şey..




Ezgi güzel sanatlar'da okuyor, evi için yaptığı heykel ve tablolar çok ilginç..


Bunlarda benim hediye olarak evlerine götürdüğüm müzisyenlerim, çok beğendiler :) bende çok beğenerek almıştım. Hemen uygun bir yere yerleştirdik, açıkçası beğenirmi diye endişe etmiştim :)


Ordan çıkışta Rexx Sinemasına girdik, çok uzun yıllardır bu sinemaya gelmemiştim. Ejderha Dövmeli Kız filmini izledik. Biliyorsunuz bir diğer versiyonu vizyona girmişti ama ben sevmemiştim. Bu sefer Hollywood yorumuyla izledik. Genel olarak iyiydi bu çevrimi daha çok beğendim..



Sonrasında çok soğuk bir akşamda eve geri dönüş. Bu arada işlerim beni bekliyor zamanla yaparım diyorum :)

12 Ocak 2012 Perşembe

Yapmak İstediklerim

Yapmak istediklerim o kadar biriktiki anlatamam. Yapamayınca kendimi kötü hissediyorum, üşengeç oldum çıktım. Ben masa üstü bilgisayar kullanıyorum ve bilgisayar masamı boyamak istiyorum, boyalarımı aldım fakat hala boyayamadım. Büyük boy harita arıyorum bulamıyorum, en sonunda kendim çizip boyucam :) Şöyle bir şey istiyorum, haritam biraz daha büyük olucak..



Sonra bu telle yapılmış kalpli süsü yapmak istiyorum, telimi aldım ama bu kuvvet bende yokki kıvıramadım bir türlü, birini bekliyorum o gelince yapıcam artık :)


Sonra bu kottan yapılmış kabı yapmak istiyorum, ajandam bunun için çok uygun ama bu seferde eski kot bulamadım :)


Dedigim gibi yapamayınca üzülüyorum, hep bir şeyleri beklemek zorunda kalıyorum. Bu aralar devamlı film-dizi izliyorum. Saolsun Yektamın ve Deep'in verdigi filmler, diziler onlara takıldım. Birde kendi izlediklerim var tabi :) yine Hintli yönetmen Shyamalan filmi The Happening ( Mistik Olay ) filmini izledim. Başlarda çok iyi gitsede sonucu hayal kırıklıgıydı.


Son günlerde çok kitap okuyamasamda Ayşe Kulin'in çok uzun zaman önce okudugum Foto Sabah Resimleri'ni tekrar okudum ve o naif anlatım yine duygulandırdı beni..


Yapmak istediklerim, yarım kalanlar, bitmek üzere olanlar, başka işler, duygu patlamaları, geçen günler..Öyle işte bugünler böylece geçip gidiyor..

10 Ocak 2012 Salı

Salı Pazarı Hikayesi

Çok fazla paylaşım yapamadığımı düşünüyorum son zamanlarda bir isteksizlik bir yorgunluk, hiç evden çıkmak istememek, birde çok soğuk. Çok severim soğuk havayı ama bu fazla geldi bana :)

Bugün kumaş almak için pazara çıktım, geldim ve dondum. Uzun süre açılmayı bekledim :) ama istediğim kumaşları bulamadım, çok fazlada dolaşamadım açıkçası. Bu kumaştan alıcaktım ama malesef yapacağım şey için çok küçüktü parçaları, 50 santim falan. Birde bu parçalar 50 kuruştu..


Seviyorum pazarın bu kumaşçılar sokağını ama istediklerimi bulamayınca hayal kırıklığı oluyor..



Burası kurdele aldığım bölüm, bir sürü kurdeleci var. Kocaman kurdeleler 50 kuruş..


En çok durup incelediğim, sevdiğim bu antika arabalar oldu, bayıldım bunlara :)


Çok güzeller hepsini alıp eve getirmek istedim :)


Burasıda şalların satıldığı tezgah burdan çok şal aldım :) 2-3-5 liraya çok güzel şallar var..


Sonra donarak eve gelirsin, elinde aldığın ne vardır? kereviz ve mandalina :)

7 Ocak 2012 Cumartesi

Yastık Hikayesi

Sanırım bir ay önceydi, annemin artık şu kılıfları değiştirelim dediği koltuk yastıkları için kumaş almıştım. Ama yok yapamıyorum, bir üşengeçlik var bende. Şimdi onları kes, elde dik zor geliyordu :) Geçen gün tv açık ablam kanal değiştiriyor, birden yastıklarla ilgili bir şey gördüm. Dur dedim değiştirme kanalı. Derya'nın programı :) dikişsiz dedi ve orda durdum ben, izledim hemen kalktım kumaşı çıkardım. Kestim yaptım ama dört tane olması gerekiyordu, sıkıldım ancak bugün bitirdim..

Kumaşımı pazardan 2tl'ye aldım ve dört tane yaptım. Kumaşımı çok sevdim ayrıca, şöyle bişeydi..


Kumaşı yastıktan biraz büyük kesip, dört kenarını ince şeritler halinde kesiyoruz. Ben kumaş yetmicek diye, üzerini bu kumaştan diger tarafını siyah renk bir kumaşla yaptım. Şu şekilde kestim :)


Üzerinede desenli tarafı koyup şeritler halinde kestim..


Sonra arasına yastığı koyup, her kestiğim parça denk gelecek şekilde düğüm attım.


Benim gibi yaptığı işlerde sabırsız, dikişten çok anlamayanların bile rahatlıkla yapacağı yastıklar :)


Şimdi hepsi bitti, gidip koltuklara koyup bakıcam nasıl oldular diye :)


Benim emeğimin olduğu her şeyi kullanmayı çok seviyorum. Ah ayrıca annemde çok beğendi :)

Bu soğuk yağışlı günden size mutlu, keyifli bir hafta sonu diliyorum :)

5 Ocak 2012 Perşembe

Hayatın Küçük Ayrıntıları

Hani hep diyoruz ya, hayat akıp gidiyor. Hatta bazen biz farketmeden bile geçiyor. Yatıyoruz, kalkıyoruz, işe gidiliyor veya evde kalınıyor, yemek yiyoruz veya çocuklarımız varsa onlarla geçen zamanlar. Bunlar hep olması gerekenler, birde kendimiz için yaptıklarımız var. Eğlenmek, arkadaşlarla olmak, alışveriş yapmak, sinema, tiyatro, kitaplar. Aslında hayatın handikap'larıda var onlara hiç girmicem..

Uzun zamandır okuduğum kitaplardan bahsetmemiştim. Kaldıki sayısız kitap okuduğum günler eskide kaldı gibi. Şimdi daha az okuyup ( malesef ) daha çok koşturmacalı bir dönemdeyim. Ne okuyorum veya ne okudum şu son bir aydır. John Steinbeck ve Yukarı Mahalle, yazarın en çok İnci adlı kitabını severim ama genel olarak bütün kitapları iyidir.


Gazap Üzümleri hem kitabını okudum hemde filmini izledim. Ayrıca Fareler ve İnsanlar adlı kitabının da ayrı bir yeri vardır bende. Malesef bir arkadaşa verdim ve geri gelmedi :) eski bir baskısıydı o yüzden degerliydi benim için.


Sonra Emile Zola'nın Döl Bereketi adlı kitaplarını okudum. Yazar sanki o yıllardan, bu yıllara göndermeler yapmış.


Ve defalarca izlediğim ve çok sevdiğim Kadın Kokusu adlı film, Ünlü tango sahnesi ve Al Pacino öyle beğenirimki onu...


Bu arada insan kendisinede hediye alabilir dimi? :) bende bu mumları alarak kendimi sevindirdim :) çok sevdim bu Aşk Kuşlarını..



Hayattan çokta fazla bir şey beklemiyoruz aslında, aslolan küçük, bizi sevindiren ayrıntılar, dokunuşlar, okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, Mutlu, gülen çocuk yüzleri ve Aşk....

2 Ocak 2012 Pazartesi

Eski Bir Yılın Ardından

Bir yeni yıl postu hazırlayamadan geçti gitti 2011. Sevineyimmi üzüleyimmi bilemiyorum, bu sene hem dünyada, hem içimde fazla acılar yaşattı bana, aynı zamanda mutluluklar ve sevinçlerde...

Aileyle ve sevdiklerimizle geçen bir yeni yıldı. Sessiz sakin güvenli ve sevgi dolu. Evde değildik süslediğim minik Kokina'm yalnız kaldı :)


Hediyeler alındı, verildi mutlu edildi ve mutlu ettiler




Üstteki kupalarda, kızak şeklindeki hediyede, baharat kutularıda sevgiyle sahiplerine verildi :)




Dün arkadaşıma ördüğüm bir şapkayıda bitirdim ve giydi, çok beğendi :) şöyle bir modeldi..


Ve koskocaman bir yılı bitirdik. Çok şey ögretti bana, çok şey aldım bu yıldan yeni dostluklar, arkadaşlıklar getirdiği gibi, bazı insanları çıkardı hayatımdan.

Şimdi bu tertemiz henüz kirletmediğimiz 2012'ye sevgi, mutluluk, samimiyet, sağlık ve aşk tohumları ektim, büyüyüp güçlenicekler...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...