Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Aralık 2011 Perşembe

Mutluluğun Diğer Adı

Bir önceki konu karşımızdakini mutlu etmek için neler yapabileceğimizdi. Hemen herkesin söylediği gibi, hediye vermek-almakta bunlardan biriydi. Geçen hafta ardarda hediyeler geldi bana :) evdeki bağrış-çağrışı tahmin edebilirsiniz. Güldüm ağladım duygulandım ve çok mutlu oldum.

Sevgili Rengim'den geldi ilk hediyelerim. Beni öyle sevindirdiki, çok zarif hediyeleriyle. Bakarmısınız şu güzelim çerçeveye, o kuşlu anahtarlık, o çok begendim etamin işleme, yazdığı beni çok duygulandıran not..


Sevgili Darlam'dan gelen bu kart hemen ardından tekrar gelen bu penguen'li ayraç, beni deli etti. Uzun zaman sonra aldığım ilk karttı bu. Burdanda tekrar tsk ediyorum Darlam..


Ve Sevgili Alonem'den gelen bu hediyelerle tavan yaptım artık. Neler neler göndermiş, onlarca kutu ve her kutunun içinde ayrı not ve güzellikler. Ağlayıp gülmekle bakılan o her kutu, mutluluğun diger adı demiştik ya, öyle işte...


Kendi işlediği etamin kırlent, bardak altlıkları, ayraçlar, fimolar, lavanta torbaları, kahveli şekerler ve çocuklar gibi sevinen Aslı...



Evet tamda Yeni Yıl üzeri beni varlıklarıyla, hayatımda olmalarıyla bu kadar mutlu eden tüm sevdiklerime çok tsk ediyorum. Şu an bunları yazarken bile yüzümde kocaman bir tebessüm :) iyiki tanıdım sizleri, iyiki hayatıma dokundunuz yüreklerinizle...

Mutluluk Mimi

Sevgili AHU'nun başlattığı, Karşımızdakini mutlu etmek için yapabileceğimiz 10 şey adlı mim ve Sevgili Çalıkuşum'un devam ettirerek beni mimlediği bu mutluluk oyununa bende katıldım :)


Sanırım ben konu başlıkları halinde yapıcam. Çünkü bazen insanları mutlu etmek çok zor olabiliyor. Birini mutlu eden diğerini etmeyebiliyor. Böyle insanlar tanıyorum :)  Hadi başlayalım..

Özen göstermek..Dinlemek..Karşındakini gerçekten sevmek..Vefalı olmak..Güler yüzlü olmak ( ufacık bir tebessümün bile mutlu etmeyeceği kimse yok )..Senin yanında rahat etmesini, huzur bulmasını sağlamak ( ben birinin yanında rahat ediyorsam mutlu oluyorum ).. Hediye vermek ( her hangi özel bir güne bağlı kalmadan )...İçten, dosdoğru olmak...Paylaşmayı bilmek..Zor anında aranıcak kişi olmak..

Aslında bu konu başlıkları açılabilir ve içleri doldurulabilir tabi ama biliyorsunuz, ben yazarak anlatamıyorum kendimi...

Zorlandım ben açık söylüyorum :) Ahum seninkini, çalıkuşunu ve deep'i  keyifle okudum,  ben ancak bu kadarını yapabildim, gerçekten mim konusunda hiç iyi değilim :) Mimleyen iki arkadaşımada çok tsk ediyorum ve düşünüyorum bende mimlesemmi mimlemesemmi :) çünkü çok fazla, sıcak gelen, sevdigim arkadaşlarım var ve biliyorumki Ahu'mda bunu paylaşmamı istiyor ama bana gelen mimler bende malesef son buluyor, sizleri okumayı tercih edicem diyorum ve noktalıyorum :)

23 Aralık 2011 Cuma

Buz Pateni

Bugün öyle soğuk bir günki anlatamam, İstanbul'da olanlar bilir. Ama ben ne yaptım, İlk kez geçen sene başladığım buz pistine gitmek için bu günü seçtim :) İlk kaymaya gittiğimizde, hayatta yapamam, düşerim diyordum. Evet düştüm hemde fena düştüm :) ama canım acımadı.

Buz pistimiz  Olimpik standartlarda, Ekim ayında, Grand Prix Buz Şampiyonasına da ev sahipliği yaptı.

İster hoca nezaretinde, isterseniz yalnız başınıza çalışabiliyosunuz. Bu geçen seneki bir kayma anımız, ilk piste çıkışım :)


Bugün kaymak için gittik aslında ama, hala hoca olmadan kayamadıgım için ve hocamız da bugün hasta olup gelemedigi için, kayanları izleyip çıktık.


Bu arada çocukların buz patenine heveslendirilmesi çok güzel, gittiğimizde çok sayıda küçük yaşta çocuk vardı ve sıralarını bekliyorlardı. Gerçekten çok keyifli. İnsan yaşamında bir kez bile olsa bu zevki tatmalı bence...


Sonra eve geldik nasıl ıslanmışım, nasıl üşümüşüm :) neyse dün kardeşimin hediye ettigi bu kupada bir kahve iyi geldi :)..


Deniz temalı her şey çok güzeldir bana göre, gerçi benim sevmedigim bişey yok ama, neyse :) bu deniz fenerlerini çok sevdigim birine aldım. Yeni Yıl'da vericem, umarım begenir..


Günler anlayamadıgım bir hızla ve acaip yogun bir şekilde su gibi akıp gidiyor. Bu bir yandan iyi bir yandan kötü tabi. Özledigim, hasretini çektigim, bulmuşken kaybettigim fırtınalı duygular, yerini sükunete bırakıyor ve sanırım alışıyorum bu sakinlige...

20 Aralık 2011 Salı

Haftanın Özeti

Bütün bir hafta aslında bir koşuşturmacayla geçti. İstediğim hiç bir şeye zaman bulamadım :) yapmak istediklerim kaldı. Ama iyiydi yinede, arada tatsızlıklar oldu tabi. Geçen günlerde hastahane olayından bahsetmiştim. Sabah altı gibi gittik, öğlen ancak çıkabildik.  Aslında ne için gittiğimizden çok hastahaneyi anlatmak istiyorum size. Çocukluğumdan beri genelde oraya gideriz.

Gittiğimizde hava karanlıktı daha


Tarihi bir hastahane. Surp Pırgiç Ermeni Hastahanesi, köklü bir geçmişe sahip, çok iyi doktorların hizmet verdiği verdiği, içinde bir huzurevi'nide barından, kocaman, yeşillikler içinde bir bahçesi ve içinde kırmızı balıkların yüzdüğü iki süs havuzu olan bir hastahane..


Nerdeyse çocukluğumdan beri varlar bu kırmızı balıklar :)


Hafta içi kapalıçarşı'ya gitmemiz gerekti. Komik ama çorap almaya gittik :)


Bize çok uzak olmadığı için, en ufak bir ihtiyaçta oraya gidebiliyoruz. Zaten her gittiğimde yine yeniden büyüler beni..


Bir sürü çorap aldık ve eve döndük. Annem,  insan sadece çorap almak için Kapalıçarşı'ya gidermi? dedi Gidiliyor işte :) Günlük giymek için gerçekten çok iyi, Çorapların üzerinde çantamda görünüyor :)


Cumartesi akşamı kardeşim tutturdu canım lahmacun istiyor, hadi gidelim diye. Uzun zamandır yememiştik, annemide alıp gittik :) Çapa'da Altınkapı, nefis lahmacun yapıyorlar. Tabi ben lahmancundan başka her şeyi çekmişim..


Unkapanı'nında Vefa semtindeki Tarihi Boza'cıyı bilirsiniz. Dün akşamda oradaydık çok severim oranın Boza'sını, o kadar kalabalıktıki, içeri girmenin imkanı yok. Bizde arabada içtik..



Arabaya servis yapılması iyi oluyor. Karşısındaki kuruyemişçi'den leblebileri alıp içine attık, öyle seviyorum ben :)



Koskoca bir hafta sadece bunlarla geçmiyor tabi. Öyle şeyler oluyorki anlatılmayacak, üzüntüler, sevinçler, gidilen başka yerler, uzun kahvaltılar, hayat sürprizler ve güzel şeylerle dolu. Bazen yakalıyorum ve mutlu oluyorum..

19 Aralık 2011 Pazartesi

Öyle

Seni saklayacağım inan

Yazdıklarımda, çizdiklerimde,

Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın, kimse bilmeyecek

Ve kimseler görmeyecek seni

Yaşayacaksın gözlerimde..







İçimden geldiği gibi...


Özdemir Asaf

17 Aralık 2011 Cumartesi

12 Dilek Mimi

Yeni blog arkadaşımız Sevgili Biricit, Sevgili Pasta Köşem ve Sevgili Moonlightcat13 yani Okuyanım :) beni mimlemişler. Mim konusu 2012 yılında gerçekleşmesini istediğimiz 12 dileğimiz..

İnanın benim 12 dileğim yok :) bu mim tamamen tesadüf, çok denk geldi, 12 uğurlu rakamım ve doğum günüm olduğu için yapmak istedim :)



Her şeyden önce dünyada yaşayan, nefes alan herkesin, mutlu olmasını diliyorum.

Savaşların bitmesini, Amerikan emperyalizminin sona ermesini ne alakası var diyebilirsiniz ama öyle, kadınlara yönelik şiddetin son bulmasını, hastaların sağlıklarına kavuşmasını...

Kendim için istediğim Üç dileğim var. Bunlardan ikisi için biraz daha beklemem gerektiğini biliyorum. Ama dua ettiğimde ki uzun yıllardır bu dileklerim için dua ederim, gerçekleşmesini çok istiyorum.

Üçüncü dileğim, Evimiz ile ilgili bir sorun yaşıyoruz, onun bitmesi, düzelmesi için..

Bilmiyorum belki biraz daha zorlasam 12 dilek çıkarabilirim. Ama genel hatlarıyla dileklerim bunlar :)

Mim yapmak pek çok insana zor gelebiliyor, bazen yapmak istemiyoruz, bazen kıramıyor yapıyoruz. Genel olarak insanları zorlamayı sevmiyorum onun için yapmak isteyen tüm arkadaşlarıma göndermek istiyorum...

15 Aralık 2011 Perşembe

Kapı Süsüm

Nihayet bitirdim. Zaten kafamda nasıl olacağını tasarlamıştım ama işin içine girince öyle olmuyormuş anladım :) Bir kere yuvarlak bir cisme ip sarmak hiç kolay değil. Elime almadan diyordumki, aman nolucak iki dk da yaparım ben bunu. Yok kardeşim, inanın kaç kez yaptım, söktüm :(  ya ben beceriksizim, yada, bilmiyorum artık..



Kırmızı ip kullandım,  Yeni Yıl konseptine uysun diye :) Keçe'den kalpler kestim, ama kartanelerini ben yapmadım hazır aldım onları. Yapıştırıcı ile sabitledim yerlerine, asmak içinde tığ ile zincir çektim.


Çok süslü olmasın dedim, Tığ ile çiçeklerde yapmıştım beyaz ponponlar falan, kullanmadım onları :)


Şimdi sırada ağaç süslemek var, bakalım artık. 2012 bize neler getiricek görücez. Dileğimiz hep güzel şeyler olması tabi....

12 Aralık 2011 Pazartesi

Sürpriz Hediyem

Geçen bahsetmiştim beni çok mutlu eden bir paket  geldiginden: :) Evde yoktum, gelince ablam söyledi odana bıraktım dedi. Açmadın dimi dedim, açmamış :)

Sevgili blog arkadaşım Dürr-i Yektam Paketi açtıgımda beni deli eden bu güzellikleri  göndermiş :)  Ne söyleyebilirim? öyle mutlu oldumki anlatamam.


Kendi elleriyle işledigi, matruşka etamin, keçe cüzdan, amigurumi anahtarlık ve bana çıglıklar attıran o kırmızı vosvos :)  ama sıra yazdıgı nota gelince, gülümseyen yüzüm bu sefer aglamaya başladı. Ama bu mutluluktu inanın. Yektam çok tsk ederim..İyiki tanıdım sizleri..

                                             Sadece bu vosvos için sayfalar dolusu yazabilirim :)


Bu arada artık yılbaşı yaklaşıyor,  bende yeni bir kapı süsü yapmak istiyordum.
Bu kapı süsünü geçen sene yapmıştım. Bugün çıkardım, hiç farketmemişim baya açılmış. İnsan her gün gördügü şeylere hiç dikkat etmiyor gerçekten. Bu kapı süsü miadını doldurdu artık, yenisi geliyor. Biraz önce yapmaya başladım..


Bugün yüncüye gittim o görüntüye bayılıyorum, üzerlerine yatabilirim o kadar seviyorum :) bu sefer iplerle yapıyorum kapı süsünü..



Nasıl bir şey çıkıcak merak ediyorum bir bitireyim görüşürüz :)






11 Aralık 2011 Pazar

İki Günlük Bir Şey

Bugün nihayet Aşure yapabildik. Dün geceden hazırlandı zaten herşey. Bende baya yardım  ettim ama :) Karıştırdım mesela ve en son aşaması bendeydi, süsledim :) Evden çıktığımda bu durumdaydılar tabi buzdolabına da bir sürü koymuştum,  geldiğimde şaşırdım ablam çogunu dagıtmış :)



Aşureden sonra sevgili Pasta Köşesi'nin blogunda çok begendigim süslü patates salata'sını yaptım. Tabi benimki süslü olamadı  :) tadı güzeldi ama..Tamamen amatör bir ruhla yaptım bu kadar oldu işte :)



Akşamda  Hugo adlı filme gittik. Yönetmen çok begendigim Martin Scorsese. . Film Paris'te 1930'lu yıllarda geçer. Tren istasyonunun içinde yaşayan 12 yaşındaki, Hugo adlı yetim bir çocugun başından geçenler..Üstelik 3D keyfiyle..




Ah bu arada unutmadan dün saçlarımı yeniden kestirdim. Biliyosunuz hiç sevememiştim :) kesmek degilde düzelttirdim desem iyi olucak ama baktımda uzamaya başlamış..



Ayrıca sabahın erken saatlerinde bir hastahane olayım ve beni inanılmaz mutlu eden bir sürpriz hediyem var. Resmen delirtti beni bu gelen sürprizim :) Üstelik ben dışardayken gelmiş görünce deli oldum :) önce biraz keyfini çıkarıp sonra anlatırım :)

Pazar gününe geldik bile. Hani neyi seviyorsanız, kimle beraber olmak istiyorsanız ve neler yapmak istiyorsanız onu yapacagınız bir pazar diliyorum..





8 Aralık 2011 Perşembe

Hediye

Kardeşimin doğum günü geliyor ve ne alsak mutlu olacagını biliyorum. . Fakat aynı zamanda istediği bir şeyler oldugunuda. Çok aradık ama bulamıyorduk en sonunda İnternet'te bulduk ve dün geldi :)

Bunlar aldığımız çizmeleri, bugün işe giderken giymiş bile :)


Buda aldıgımız çantası :)



Bu arada kalpli her şeyi çok severim :) bu kolyeyi de kendime aldım, çok sevdim..




Kahve ve güzel bir gün, pencereden bakıyorum şu an, hava soguk insanlar hızlı hızlı bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar, yüzler asık. Neden diye soruyorum? herkes mutlu olsun istiyorum.


Kahvemi yudumlarken gülümsüyorum, içimde ince bir sızı ama ben mutluyum...

5 Aralık 2011 Pazartesi

Hafta Sonu

Cumartesi hava çok güzeldi. Annem Florya'da bir yer var orayı çok sever, sabah kahvaltıdan sonra gittik ama ben yine tatlı görünce dayanamadım, biri bana tatlı konusunda dur desin :) yemek degil fakat tatlıyı çok yiyorum. Üstelik kalpliyse bayılıyorum :)


Hiç üşümedim hatta montumu çıkardım Güneş çok güzeldi..


Sonra aşağı inip uzun uzun yürüdük, annemede iyi geldi..


Pazar günü sabah ablam kaldırdı hadi misafirler var kahvaltıya dedi. Evde ne varsa hazırladık, yeğenlerim   acaip komiktirler güzeldi çok güldüm :) uzun süren bir kahvaltı oldu akşama kadar nerdeyse. Resimdekinden daha kalabalıktık onu söylimde :)



Sonra akşam bir hayal kırıklığı. Cemal Reşit Rey'deki Tango gösterisi için hazırlanırken iptal oldu. Çok üzüldüm. Bir haftadır o gösteriyi bekliyordum, neyse artık başka sefere dedim. Kendimi üzmenin manası yok..








                     





3 Aralık 2011 Cumartesi

Romantizm

Hasta oldugum günlerde dünya kadar film izledim. Bu sefer nedense romantik filmlere taktım :) Bir sürü aşk filmi, romantik komediler.


Çok içimi acıtanda oldu, aglatanda,  kahkahalarla güldürende. Özellikle Eternal Sunshine ( sil baştan ) beni konusuyla çok etkiledi . Jim Carrey eski kız arkadaşının  ( Kate Winslet ) ilişkilerine dair tüm anılarını sildirmek için gizem dolu tıbbi bir müdahaleye başvurdugunu ögrenir. Bu durum karşısında çok büyük hayalkırıklıgına ugrayan ve eski sevgilisini unutmak için aynı prosedürü kendi üzerinde de uygulatmaya karar veren Jim'nin ve Kate'in hikayesi bu film. İzlemenizi isterim..Diger filmleride çok keyif alarak izledim.

Ve Aşkın ( 500 ) Günü romantik komedi, keyifli bir filmdi..


Bu akşamda kardeşimle nefis Sufle'ler yaptık :) ben ilk kez denedim ama kardeşim biliyordu o söyledi ben yaptım.


Fırında beş dakika tutuluyor içinin yumuşak olması lazım. Sonra yerken kaşıkla açılıp, içine krema koyuluyor..


Geçiyor demiştim günler, geçiyor işte. Bu kadar kısa degilki hiç birimizin yaşadıgı, öyle şeyler yaşanıyorki gün içinde. Aglıyoruz, gülüyoruz, her şey olabiliyor..


2 Aralık 2011 Cuma

Zaman Hızlı Geçiyor

Yedikule'ye gittim bugün bir arkadaşıma. Hava çok soğuktu ve bizimkiler çıkma dedi ama, yok özlemişim kızı gittim :) Yedikule'ye giderken hep bu caminin önünden geçerim aslında mescit, adıda çok ilginçtir. 2006'da tadilat gördü küçük bir bahçesi var..


Daha önceki postlarımdan birinde bahsettiğim Yedikule Zindanları'nın önünden geçtim..


Buraya yakın oturuyor zaten arkadaşım. O tarihi havayı nasılda seviyorum ve her seferinde bıkmadan bir sürü resim çekiyorum :)

Biliyorsunuz uzun zaman evden çıkamadım. Bugün ilk kez yürüyüş mesafesinde bir yere gittim. Hava soğuktu ama iyi geldi bana, iyi hissetim. Ah birde eve dönerken bu şirin melekleri aldım :)


Eve geldiğimde gerçekten çok üşümüştüm ama açtımda bir yandan. Canım neden bilmem kereviz salatası istiyordu, hemen onu yaptım. Komik bir post oldu farkındayım ama öyle işte :)


Zaman gerçekten öyle hızlı akıyorki, yapmak istediğim dünya kadar şey var ve ben yapamıcam diye korkuyorum. Uzun zaman kendimle barışık olmadığım bir dönem yaşadım. Şimdi o zamana yetişmek istiyorum..

Ah ayrıca şu an evde değilim ve bu klavye ile sorunlar yaşıyorum, yarın eve gittiğimde hepinizi okumam lazım..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...