Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Eylül 2011 Perşembe

Yedikule

İstanbul anlatılırken genelde hep bilinen semtlerinden bahsedilir. Sultanahmet, Eminönü, Kapalıçarşı, Beyoğlu vs. vs diye gider bu.

Ben doğduğum büyüdüğüm, sokağa adım atar atmaz her köşesinde tarihin olduğun bir yere götürmek istiyorum sizi..Yedikule..nasıl anlatırım bilmiyorum, camileri, çeşmeleri, kiliseleri, surları, yedikule hisarı, samatya'sı, balıkçıları, eski rum, ermeni evleri ile büyüleyici bir semt..

Merhaba caddesindeki kilise.Ayios Konstantini-Aya Helena Rum Ortodoks Kilisesi. Zamana direnen bir yapı..




                                            Yıkılmaya yüz tutmuş, eski Rum-Ermeni ahşap evleri

  
                                                                 Tadilat görenleri



                                                                    Ara sokakları





                                             Genç Osman'ın idam edildiği, ünlü Yedikule Zindanları..


       Bir adı da Acı zindanlarıdır. Saolsun amcam bugün giriş yok diye izin vermedi :) Diğer bekçi veriyodu :)


Şimdi baktımda dünya kadar resim çekmişim ama yer yok :) bu kadarı anlatmaya yetermi? hayır. Gelip görmenizi, o havayı koklamanızı isterdim. Oldum bittim severim tarihi. Hem türk, hemde dünya tarihini..Açıkçası iyiki burada doğmuşum, iyiki tarih dokunacak kadar yakın bana...

27 Eylül 2011 Salı

Bir Akşam Hikayesi

Günü saymıyorum bugün, akşam iyiydi. Yemek, sinema, farklı insanlar, alınanlar ve ah tmm işte bu deyip almak için sıraya koyulanlar :)

Robert de niro çok sevdiğim bir aktör. Bu filmde gerçek bir hikayeden yola çıkılmış. Gerilim ve bol aksiyon, kafa dağıtmak için çok iyi bir film..Kadro iyi, Robert daha iyi. Tavsiye edilirmi? edilebilir :)


Oje denemeleri, kardeşim tarafından kobay olarak kullanılıp, bütün tırnaklarımın ayrı renge boyanması :))



                                                          
Çok beğendiğim bu kafes, göz koyulanlar arasındaydı. Ben bir kuşu hapsetmicem içine tabi.


Sonra spor ayakkabı almam gerekiyordu. İki modeli denedim ve siyah olanı aldım. çok rahat..





Daha bir sürü atraksiyon ve yüzümde tebessümler açtıran anlar, güzel bir akşam ve geceden sonra evimize geri dönüş..

Bu arada gündüz bir arkadaşla içilen kahve ve bahçemizin yeni misafiri minicik bir kedi :) açıkçası bir kedinin beni bu kadar güldüreceğini asla tahmin edemezdim. Kedileri yeni yeni tanımaya başlamam bir garip :)






Ne kadar kocaman, ne kadar uzunmuş bir gün. Yeni yeni farkına varıyorum sanki. Yeni gün yeni başlangıçlar, yeni kararlar almak. Geçmiş yok artık, gelecekte belirsiz...Sadece yaşadığım AN var, ve ben artık bu anları doyasıya yaşamak, nefes almak istiyorum..















25 Eylül 2011 Pazar

Mutluluk Nedir?

Nedir mutluluk? sevdiklerinizin yanınızda olmasımı? eğlenmekmi? bir çocuğun gözlerindemi? sıcak bir el? sarıldığımız bir omuz? nedir mutluluk?...

Kim yapabilirki tarifini? ben yapamıyorum. Bugün çok düşündüm, herkese göre farklı bir tarifimi vardır. yoksa herkesi, aynı şeyler mutlu edebilirmi?

                                                    Bir çocuğun gözleri demiştim dimi?



 
                                Yüzyıl öncesinin bu evlerindemidir? yaşanmışlığı çağrıştıran ?...      

  
                                         


Gezilen yerler, okunan kitaplar, izlenen filmler, bir sevgilinin eli, sımsıcak bakışı, ailenin var oluşuna şükretmekmidir, mutluluk?

Hobilerimizmi? mesleğimiz?  aşkmı? özlemmi? beklemekmi? sağlıklı olmak? iyiki varlar dediklerimizmi, mutluluk kaynağımız? yoksa yalnızlıkmı, kalabalık içinde bile?

Sahi nedir sizce mutluluk...



                                                                          

23 Eylül 2011 Cuma

Yoğunluk

Bir kaç gündür yoğunum, özel bir takım işler var. çok vakit ayıramadım bloguma. Ama yarın akşam dönücem, birazdan yine çıkmak zorundayım çünkü.

Çok ayrıntılı açıklamalar olmucak, bu filmler ve kitap hakkında ama geldigimde konuşuruz :)

Stephen King, çocuklugumun ve şimdimin vazgeçilmez yazarı. Sanırım bir kaçı hariç hepsini okumuşumdur. Genelde edebi bulunmaz yazdıkları, korku yazarı denir ve geçilir ama öyle degildir. Ruhlar Dükkanı harika bir kitaptır..

Bu günlerde izledigim bir kaç filmide paylaşmak istedim.


                                             Patrick Swayze, şimdilerde aramızda yok artık..


      Bir rüya için ağıt. Televizyon bağımlısı bir anne ve etrafındakileri anlatan iyi bir film. İzlemenizi isterdim..


                                       Soğuk Dağ, 1860 yılının Amerika'sı. 2004 yapımı, iyi bir film..


                                          Bütün Stephen King kitaplarım, vazgeçilmezlerim..

21 Eylül 2011 Çarşamba

Düğmeler, Çerçeveler ve Çin Usulü Mumluk

Bu başlık olmadı ama  neyse :) çok uzun zamandır düğmelerle bir şeyler yapmak istiyordum. Ki acaip bir düğme koleksiyonum var :) İkea'dan bir sürü çerçeve almıştım, kalan ikisinide böyle değerlendirmek istedim.

Eski bir boyutlu çerçevemde vardı, onuda beyaza boyadım, taşlar deniz kabukları ve sonuç budur..


 Hem beyaz rengi severim, hem mumları, hem çerçeve hemde kendi yaptığım şeyleri kullanmayı..


             Düğmelerle çiçek yaptım, fenada olmadı :) dekoratif bir köşe oldu bence ..    
              

                            Bunda da bir tema var aslında, merkez benim, önce ben sonra herkes..


Şöyle bir düşündümde ne çok şeyi seviyorum, galiba hayatın bana verdiklerini ben farkediyorum. Acıyı , hüznü, kalbimdeki hiç geçmeyecek ağrıyı, her şeyi kabullendim..Böyle şeylerle uğraşmak başka şeyleri düşündürmüyor en azından...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Kahve Dünyası

Bir günün hikayesi olmasın dedim bugünün adı. Başka başka hikayeler olsun ama bugünü anlatsın..

Bugün yine erken bir kalkış ama dokuz falandı bu sefer :) Anadolu yakasında, çok sevdiğimiz tanıdıklarımız oturuyor. Uzun bir zamandır çağrılarına cevap verememiştik ve bu sabah için ayarlamalar yapılmıştı. İki katlı, sade, bahçe içinde, bahçeden bile denizi gören bir evleri var..

Sabah kahvaltılarını hepimiz severiz degilmi? hele bu sevdiklerimizle olursa nasılda anlamlıdır. Uzun sohbetler, yüzlerde mutluluk izleri, bol kahkahalar, bahçeden koparılmış domatesler, salatalar ve anılar..


                                              Nefis bir manzara, çam kokuları ve neşeli sesler...


                                                Hurmalar olmamış daha ama nefis görünüyorlar..


 Kandilli, çengelköy, vanıköy, kanlıca gezdik bugün. Anadolu Yakası'nın, yeşilliğini, çam kokularını, sakinliğini seviyorum ama yaşadığımın yerin karmaşasını da özlüyorum...

Geç vakit kabataş'taki Kahve Dünya'sına uğradık bir mola için. Starbucks'ı üzgünüm ama sevmiyorum. İçeri girdiğimizde tüm o kokular ve görüntü başımı döndürdü :) bir kaç paket çikolatalı bişeyler ve kahve aldım. Cheesecake, leri beklerken saldırdım ona buna :) biraz sonra geldi..


  Cheesecake'leri getirdi ama ardından hemen sipariş vermediğimiz halde mocha ve türk kahveside geldi. Şaşkın şaşkın garsonun yüzüne bakarken dediki, özür dilerim keki getirmemiz biraz gecikti, mocha ve türk kahvesi ikramımızdır! pardon ya :) güzel bir özür dileme şekli ama ben geç kaldıgını bile farketmedimki :) o güzel dünyada kaybetmişim kendimi :)


Ben bu duyarlı yaklaşımı için Kahve Dünyası ve sevimli elemanımız Tayfun'a  ( adımı sormuştuk ) çok çok tsk ediyorum. Hatta fotografınıda çektim :)


Sağdaki önlüklü olan, hatta önlüğümü çıkarayım dedi çocuk :) yok kalsın dedik. Çok tsk ediyorum tekrar..belki ünlü olurum dedi de :)

18 Eylül 2011 Pazar

Bir Günün Hikayesi ( üçüncü kısım )

Sabah kardeşimin abla hadi uyan! demesiyle uyandım :) dememi bekliyorsunuz ama yok :) sabah altı neyse kalktık, apar topar kimseyle konuşmadan giyindim ve çıktık. Tophane-gemi-Heybeliada..sabah kahvaltısı..


Heybeliada'nın bu eski evleri çok çekiyor beni. İsmet İnönü'ye ait olansa ayrı güzel. Gerçi bakımsız ama, olsun


Perili Köşkte kısa bir mola ve hep diyordum ya bu sene ayağımı bile denize sokamadım diye :) nihayet oldu :)


Sessizdi bugün, sakin, güzeldi deniz. Çok iyi geldi. İskeleden tam atlıcaz, gerek kalmadı ben denize düştüm. Sakarlık işte :(


İçilen kahveler, yumuşak bir hava, atılan kahkahalar :) Bu plaj, Green beach oldukça güzel, hizmet iyi..


Akşam üzeri, plajdan çıkıp yemeğide burda yiyelim dedik ve rıhtımda son zamanlarımın gözdesi yine balıklı bişeyler :) Bakalım ne zaman son vericem bu deniz ürünlerine, harika kalamar güveç yapıyorlar..


Dönüş yolu yorgunluk, bir önceki geceden kalan uykusuzluk, bir sonraki sabah tekrar erken kalkacağını bilmek, bunun getirdigi huysuzluk :)


Çok sevdiğim iki insanla beraber olmanın getirdiği mutluluk, her şeye değerdi. Sevdiklerimiz, istediklerimiz iyiki yanımızdalar, iyiki hayatımızda ve iyiki varlar..

16 Eylül 2011 Cuma

Paris

Kardeşim Paris dönüşü bu anahtarlıklardan da getirmişti. Bir sürü var, arkadaşlara falanda verdim yinede bitmedi :) bende acaba kolye yapsam nasıl olur dedim. Aparatını falan çıkardım, evde uzun bir zincirim vardı, birde kurdela, sonrası böyle bir kolye yaptım :)


                     Böyle bir şey oldu, fena olmadı aslında. Amaç galiba kafa dagıtmak biraz, oyalanmak..


                                   Ama ben takmıcam tabi, kardeşime yaptım, umarım begenir :)


15 Eylül 2011 Perşembe

Sizin Köşeniz Hangisi Olurdu

 Sığındığımız, huzur bulduğumuz, limanımız köşeler. Ağladığımız, güldüğümüz, dedikodu yaptığımız, kitap okuyup film izlediğimiz, bizim köşelerimiz..

Sizler nasıl bir köşede mutlu olurdunuz acaba merak ettim :) hangisi sizi anlatırdı, hangisinde huzur bulurdunuz?

                                                       Yeşilin tonlarında, dinlendirici..



                                                           Yoksa böyle bir köşemi?



                                                     Belkide sizi anlatan bu köşedir..


                                         Kimbilir belki bir pencere önü, hayallere daldığımız..



                                                        Ya bu köşe sizin olabilirmi?



                                        Belkide bahçede dostlarla uzun sohbetler edilecek böyle bir köşe?


                                                      Ah huzur dediğimiz böyle bir şey olabilirmi?


                                                             Romantik bir köşe :)


                                       
Ne olursa olsun, neresi olursa olsun, minicik bir oda, bir sandalye, ne farkederki. Geçmişi silip, bugüne odaklanıp, yaşanmış her şey için ah iyiki yaşamışım deyip mutlu olalım...




                                                     
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...